Percy Jackson
Percy Jackson
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Serenity Anastasia Poseathen

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Serenity Anastasia Poseat
Yeni Üye
 Yeni Üye



Mesaj Sayısı : 1

Serenity Anastasia Poseathen Empty
MesajKonu: Serenity Anastasia Poseathen   Serenity Anastasia Poseathen Icon_minitimePtsi Tem. 30, 2012 2:13 pm

Serenity gözlerini hafifçe açtı.
Nerede olduğuna dair en ufak fikri bile yoktu.Suyun tuzlu kokusunu alırken doğruldu.Sert toprağın üzerinde yatıyordu.Ellerine batmış olan taş parçalarını ayıklayıp ayağa kalktı.
Etrafa hızla bakınınca bütün bilinci yerine geldi.
Kaçıyordu.
Kaçıyorlar.
Dehşet çığlığı boğazına tırmanırken Kaistros’un sularına doğru çöken bedene baktı.
Bu beden onun arkadaşıydı.
“Helena..”diye sessiz hıçkırıklarla koşup sarışın kızın cansız bedenini tutmaya çabaladı ama bu imkansızdı.O gitgide daha derine ilerliyor,Hades’in hükümdarlığına giriyordu.Serenity onun için bir şey yapamazdı,onu kurtaramazdı.
Çok geç kalmıştı.
Kan içindeki elbisesinin cebinden iki tane drahmi çıkarıp derinliklere savurdu.
“Kharon için!”diye haykırdı boşluğa.”Beni duyduğunu biliyorum,bu Helena’nın geçiş ücreti!Onu Styx’den al ve Elysium’a götür!”
Paralar ışık saçarak suda kaybolurken Serenity gözlerini hırsla sildi ve kırık dökük halinden kurtulup toprağa saplanmış kısa hançeri çekti.Yerdeki çantayı da alıp taktı.
“Kurtulacağım.”diye tıslayıp denize doğru yürümeye başladı.Burada olmalılardı.Helena onu boşuna buraya getirmemişti.Ephesos’a boşuna gelmemişti.
Buralarda bir kamp olması gerekiyordu.Helena’nın anlattığı,kendisi için güvenli olan kamp.Ama o kampı nasıl bulacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.Çantasından cep haritasını çıkarıp nerede olduğunu saptamaya çalıştı.Kalıntılar halindeki şehrin eski bir Helen şehri olduğundan başka bir şey bilmiyordu ama çabaladı.Suratını yamulttu ve İngilizce olduğuna emin olduğu –yani disleksi nedeniyle eziyet olacağını bildiği- yazıları çözmeye hazırlandı.
Ama sorunsuzca okuyabiliyordu.
Bir kahkaha savurabilirdi ama sonra Helena’nın kendi sonunu göze aldığını farkedince boğazı düğümlendi.Yunanca isimleri öfkeyle çözümledi ve Magnesia Kapısı’nda olduğunu anladı.Antik şehre girdi ve hızla koşmaya başladı.Devlet Agorası’ndan kalanları,Prytaneion’u,Bazilika’yı geçerek Kuretler Caddesi’ne vardı.Soluğu kesilmişti bir müddet bekledi.Artemis Tapınağı’nı bulması gerekiyordu,Helena haritada orayı işaretlemişti.Çevresine bakındı bu tapınak Kuretler Caddesi’nin neresinde kalıyordu?
Aptallığına küfrederek gerisin geri koşmaya başladı.Çoktan geçmişti,Artemis Tapınağı gerideydi.
Deniz kokularıyla dolu olan kalıntılara yaklaşınca tuhaf bir saygıyla büküldü.Gecenin siyah göğünde parlayan Ay,tanrıçasına ait tapınağı parlatıyordu.Serenity saygıyla dizinin üztüne çöküp toprağa dokundu.
“Lütfen.”dedi yavaşça.”Bana kampı gösterin.Peşimde kimin olduğunu bilmiyorum,Hades peşimdeyse kaçabileceğim hiçbir yer yok Erinyler,Furialar ve daha tonlarca şey var biliyorum ama güven içinde olmak istiyorum.Bana kampı gösterin,Tanrıçam.Lütfen.”
Serenity susunca etrafa bakındı.Filmlerdeki gibi bir gösteri bekliyor gibiydi.Sonra bu salaklığına güldü,hiçbiri tanrıların ya da tanrıçaların umrunda bile değildi.Onlar sadece zevk anlarından doğmuş oyuncaklardı,kurbanlardı.
Olduğu yerden kımıldayamıyordu.Tüm kanı donmuş gibiydi.Denizin tuzlu suyu kokusunu suratına vurarak kumlara çarpıyordu.Otlarla bürünmüş,yıkılmış tapınağın mermerleri etrafa saçılmıştı.Serenity kendini kaybederek gülmeye başladı.
Bütün bunlar boşunaydı.Almanya’dan kalkıp Anadolu’ya gelmesi tamamen saçmalıktı.Zaten ölecekti neden boşu boşuna umutlanmıştı ki?İplerinin kesildiğine emindi,gülmekten nefes alamıyordu.
Ailesini hep sevmişti ama onlara ait olmadığını hep biliyordu.Daha doğrusu babasına ait olmadığını.Helena ona bütün gerçekleri anlatınca ferahlamış,yıllardır başına gelen felaketlerin sebebini çözdüğü için rahatlamıştı.
Ama rahatlamakla kalması gerekirdi.Oysa Serenity savaşabileceğini hatta hayatını geri kazanabileceğini düşünmüştü.Yol boyunca bunu düşünmüştü ve kimin çocuğu olduğunu.İçinden bir ses sürekli Poseidon diyordu ama buna gülüp geçiyordu.Bu imkansızdı,Üç Büyükler’den birinin çocuğu olamazdı.
Son anlarında hala kimin çocuğu olduğunu düşündüğünü farkedince gülmesi kesildi.Kendisini bir kere bile düşünmemiş birini merak etmesi bile yersizdi.Kabul edilemeyecek bir duygusallıktı.Kaşlarını çatarak diz çöktüğü yerden kalktı ve tapınağa küçümser bir bakış attı.
“Bana yardım etmeyeceğinizi bilmeliydim.”
“Yanılıyorsun.”diye bir ses geldi dibinden ve Serenity santimlerce havaya zıpladı.Korkudan bayılacak gibiydi,kalbi yerine dönünce sesin sahibine baktı.
1.83 boylarında,simsiyah saçları beyaz yüzüne dökülen,koyu lavanta gözlü bir erkek karşısında duruyordu.Yüzünde kızgın bir ifade vardı.
“Yerin altındakilerden bir tapınakta bahsederek ne nane yediğini sorabilir miyim?”
Serenity aval aval bakmaktan cevap veremeyince çocuk gözlerini devirdi.
“Adım Thomas,Apollon’un oğlu.”
Serenity yine cevap vermedi.
“Seni buradan götürmeye geldim.Helena seni niye buraya getirdi hiç bilmiyorum,buradaki kamp birkaç ay önce tasviye edildi.Artık Yunanistan’daki genel merkezdeyiz.”
“Genel merkez mi?”dedi Serenity zayıflaşmış sesiyle.Çocuk elini sımsıkı tutup denize doğru yürümeye başladı.
“Yeni gelenlerin en nefret ettiğim tarafı hiçbir şeyden haberleri olmamaları.Bari adını ve kimden olduğunu söyle.”
“Adım Serenity.Serenity Anastasia Poseathen.”diyebildi Serenity.”Ama kimden olduğumu bilmiyorum.”
“Poseathen mi?”dedi Thomas tek kaşını kaldırarak.”Garip bir soyad.”
“Biliyorum.”dedi kız ve denizin üstünde duran tekneye baktı.Thomas kızı tutup tekneye bindirdi hızlı adımlarla kendisi de geldi.”Yunanistan’a mı gidiyoruz?”
“Şu an evet ama fazla kalmayacağız.”dedi Thomas tekneye yoğunlaşarak.”Senin nereye gönderileceğine karar verdiklerinde kampına gideceğiz.”
“Beraber mi?”
“Beğenemedin mi?”dedi Thomas ama dudaklarında hafif bir gülümseme vardı.Serenity kıpkırmızı kesildi.
“Sen bir melezsin ve sende tehlikedesin öyle değil mi?”
“Evet ama sen benim görevimsin.”dedi Thomas tekrar denize dönerek.”Her meleze bir satir düşmez,bazen deneyimli melezler çaylakları korumakla görevlendirir.Ama dert etme seninde bir satirin var.”
“Bir satirim mi var?”diye cırladı Serenity.Gözleri kocaman olmuştu.
“Evet fakat Leo deniz tutması nedeniyle kıyıda kaldı.”dedi Thomas ve kahkahayı patlattı.”Şu an kendini yiyor olmalı.Helena’nın başarısızlığını Leo hissetti,bende seni almaya geldim.”
“Helena başarısız falan olmadı!”diye bağırdı Serenity.”O beni buraya kadar getirdi ve benim hatam yüzünden,beni korumak için öldü!”
“Öldüğü takdirde herşey onun hatası sayılır.”dedi Thomas ufka bakıp.”Onun Elysium’a gitmesini ummaktan başka bir çaremiz yok.”
“Sen onu tanıyor muydun?”dedi Serenity çocuğun sesindeki kederi geç de olsa farkederek.Thomas’ın omuzları hafifçe düştü ve birkaç dakika boyunca yüzü ifadesiz kaldı.Sonra Serenity’e döndü.
“Helena benim kız arkadaşımdı.”
Serenity’nin eli boğazına giderken gözlerinden yaşlar inmeye başladı.
“Çok..Çok üzgünüm.”
“Olma.”dedi Thomas gülümseyerek.”Sen değilde Helena yaşasaydı bu sefer onun intiharını nasıl engelleyeceğimi düşünecektim.Böylesi daha iyi.”
Serenity cevap vermedi.
Tek düşünebildiği bu kadar acıya sebeb olurken yaşamasının doğru olmadığıydı.


“Pan aşkına!”diye haykıran bir sesi duyunca yerinden sıçradı.Teknenin durduğunu da o zaman anladı,gelmişlerdi.Toynak seslerini duyunca tamamen kendine geldi ve bilincini geri kazandı.
Bütün bunlardan haberdar olması endişeli bir suratla dibine eğilmiş onu inceleyen ins-varlığın bir Satir olduğu gerçeğine alışmasını kolaylaştırmıyordu.
Bir Satir.
Kahkahalarla gülmeye başladı.
Satir ve Thomas endişeyle ona bakarken Serenity delirmiş gibi gülüyordu.Onu tekneden alıp içeri taşırlarken de gülmeye devam etti.



“Ambroisa ve nektar verdiniz mi?”dedi içeri giren sarışın kadın.Serenity onu inceledi çok ama çok güzel bir kadındı.
“Evet.”dedi Thomas gözlerini Serenity’den ayırmadan.”Kendinde gibi gözüküyor.”
“Kendimdeyim.”dedi Serenity sertçe.”Sadece biraz fazla geldi.Siz kimsiniz bayan?”
“Ben Aphrodite’in kızı Janella.”dedi kadın gülümseyerek.”Sen Serenity olmalısın,evet bekliyorduk.Peki Helena nerede?”
Hepsi sessizleşince kadının suratı bir anlığına kederle kaplandı ama kendini kontrol altına aldı.
“Bunlar olabilir.”dedi derin bir nefes alıp.Thomas’ın omzunu kuvvetle sıktı.”Sen iyi misin?”
“İyiyim.”dedi Thomas ama gözleri doluydu.”Siz nasılsınız?Helena sizin kardeşinizdi.”
Serenity başının hızla döndüğünü hissetti.Kaç kişiye acı vermişti?Kaçına daha verecekti?
“İyi olacağım.”dedi Janella yemyeşil gözlerini Serenity’e çevirerek.Kızın koyu kahve saçlarını okşadı.”En azından görevini tamamlama huzuruyla öldü.”
“Onu neyin öldürdüğünü bilmiyorum.”diye fısıldadı Serenity kederle.”Hançerimi saplamaya çalıştım ama başaramadım.”
“Helena en korkusuz Aphrodite kızlarındandı.”dedi Janella Serenity’nin elini tutarak.”O canavarı Tartaros’a gönderdiğine şüphem yok.”
“Cese-Cesedini bulabilir miyiz peki?”dedi Thomas kırık bir sesle.Teknedeki güvenli halini kaybetmişti,Serenity onun kendisini üzmemek için rol yapmaya bu kadar dayanabildiğini farketti.
“Bulamayız.”dedi başını iki yana sallayarak.”Kaistros’un derinliklerine gömüldü.Ben ona drahmi attım,şeye..Kharon’a versin diye..Geçebilecek..”
“Drahmileri nereden buldun ki?”dedi Leo şaşkınca.Serenity satirine döndü.
“Helena vermişti.”diye mırıldandı ve hızla ayağa kalktı.”Böyle olacağını bilseydim gelmezdim.Yemin ederim gelmezdim.”
“Gene ölürdünüz.”dedi Janella kısa keserek.”Şimdi senin gideceğin kampı bulmam lazım.Fakat sana kızgın olmadığımızı bil Serenity.Hadi Leo seni revire götürsün ve orada biraz dinlen.”
Serenity bunu ikiletmedi.Leo toynaklarını tıkırdatarak yanına gelince onun ormanımsı kokusunu duydu ve kapıdan dışarı çıktı.Gözyaşları gözlerini yakıyordu ama mücadele edip ağlamadı.
Leo’nun elinin elini korurcasına kavradığını hissedince şaşırdı ve ona döndü.Satirin koyu kahve gözleri acıyla doluydu ama Serenity’e güven verircesine bakıyordu.
“Bundan böyle beraberiz.”dedi oğlan.Satir ya da insan,ölümlü ya da ölümsüz ne farkederdi ki?”Ben Leo,seni koruyacağıma ve asla bırakmayacağıma yemin ediyorum.”
“Ben Serenity,seni koruyacağıma ve bırakmayacağıma yemin ediyorum.”diye tekrarladı Serenity bilinçsizce ama suratına yayılmaya başlayan gülümsemeyi ve kalbine yayılan sıcaklığı farketmemek imkansızdı.
İkisi de bir daha yalnız olmayacaklardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Serenity Anastasia Poseathen
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Geliştirme :: Puanlama Alanı-
Buraya geçin: